Vefatı: H.1269 / M.1853
Şemâili
Orta boylu, yuvarlak yüzlü ve top sakallıydı. Alnı geniş, kaşları gür, iki kaşının arası açıktı. Gözleri iri ve siyahtı. Murakabesinin çokluğundan boyun kemiği dışarı doğru eğilmişti. Yüzü nurlu, sözleri tesirli, nazarı keskindi. Abdülkâdir Geylânî Hazretlerinin soyundandır.
***
Hakkâri’de doğmuştur. “Şihâbüddin ve İmâmüddin” lakaplarıyla şöhret bulmuştur. İlk tahsilini babası Molla Ahmed’in yanında başlamıştır. Küçük yaşlarda Kur’an’ı ezberleyerek hâfız oldu. Ardından devrin medreselerinin bulunduğu Bağdad, Süleymaniye, Kerkük ve Erbil şehirlerine giderek zamanının âlimlerinden dini ilimleri tedris ederek edebiyat ve bazı fen bilimlerini öğrendi. Tasavvuf yoluna girmesi amcası Abdullah Şemdinli vasıtasıyla olmuştur. Mevlâna Hâlid Bağdâdî’nin dostu ve mürîdi olan Abdullah Şemdinli şeyhine yeğeninden bahsetmiş, o da ziyaretine Tâha’l-Harîrî’yi de getirmesini istemiştir. Bu sûretle başlayan alâka daha sonraları istihârede görülen işaretler üzerine intisaba dönüşmüştür. Tâha’l-Hakkârî, yüksek istidadı ve Mevlânâ Hâlid’in yüce himmet ve teveccûhü sayesinde üç ay gibi kısa bir sürede seyr ü sülûkünü tamamlamıştır. Şeyhi tarafından Hakkari’nin Berdesur kasabasına halife tayin edildi. Daha sonra amcasının vefatıyla Bağlar kasabasına yerleşerek amcasının bıraktığı yerden irşad hizmetini devam ettirdi.
Tâha’l-Hakkârî, “Ârife işâret, kâfidir” kaidesince irşad ve eğitimde direkt metodu değil endirekt yolu yani işâret üslûbunu tercih etmiştir. Nitekim halifelerinden birine, “Halka önce işâretle muâmele et, bu fayda vermezse sözle uyar. Bundan da nasib almayandan yüz çevir.” tavsiyesinde bulunmuştur. Devlet ricâliyle zarûret miktarı münasebetler kurmuş, halkın arasına karışarak onların irşâdına çalışmış, dertleriyle hemdert olmuş mütevâzı bir mürşid-i kâmildi.
Tâha’l-Hakkârî’nin Bağlar kasabasındaki hizmeti kırk yılı aşkın bir süre devam etti. Şöhreti Kafkaslardan Irak, Suriye ve Mısır’a, İran’dan Anadolu ve Balkanlar’a kadar yayıldı. Hatta 1853 yılında Osmanlı Devleti ile Ruslar arasında çıkan savaşta Dağıstanlı büyük sûfî mücâhid Şeyh Şâmil ile Tâha’l-Hakkârî Hazretleri ve kardeşi Salih, Rus ordularına karşı Hakkâri ve Azerbaycan halkını harekete geçirmişlerdir.
Tâha’l-Hakkârî Hazretleri pek çok halife yetiştirdi. Nakşîliğin Halidî kolu Güneydoğu Anadolu, Irak ve Suriye’de onun yetiştirdiği halifelerce temsil edilmiştir. Necip Fazıl’ın mürşidi Abdülhakim Arvâsi’nin şeyhi Seyyid Fehim Arvasî ile Tâha’l-Harîrî yetiştirdiği halifeleridir.
1269/1853 yılında Hakkari’de vefat etmiştir. Kabri Hakkari’nin Şemdinli ilçesine bağlı Bağlar köyündedir.
Silsilede emaneti Mevlânâ Hâlid Bağdâdî’den almıştır.
*Tâha’l-Hakkarî Hazretlerinin hayatı, Altın Silsile (H. Kamil Yılmaz, İst. 2003, Erkam Yayınları), isimli eserden özetlenerek alınmıştır.