Su gibi devlet, içildiğinde hayat, susuzları kandırdığında rahmet olur. Sa’d b. Ubâde’nin annesi vefât etmişti ve Rasûlullah (sav)’e gelerek: “Ey Allâh’ın Rasûlü! Annem öldü, onun adına sadaka verebilir miyim?” diye sordu. Rasûlullah (sav) da: “Evet” buyurdu. Sa’d: “Hangi sadaka daha hayırlı ve değerlidir?” diye sorunca, Rasûlullah (sav): “İnsan ve hayvanların su ihtiyaçlarına cevap vermektir.” buyurdu.1
Hava teneffüs içindir. Esen rüzgârla hava, yâr ile buluşmaktır. “Ey sabâ rüzgârı, ey sabah yeli eğer yolun Haremeyn bölgesine, mukaddes topraklara uğrarsa, tāzīmimi, en derin saygılarımı, muhabbetimi, aşkımı, kâinâtın Efendisi, ins ü cin’in peygamberi, ser tâcım efendim Muhammed Mustafa (sav)’e arz eyle.”
Allah Teālâ’nın emriyle rüzgâr Zeleyha’nın şu sözünü Yâsuf (as)’a duyurdu: “Tesbîh ederim o kudreti ki, sultanları günahları sebebiyle köle eder; köleleri de Hakk’a kullukları sâyesinde sultān eyler!… İkrâm olan rüzgâr, zikrullâh ile teneffüs ettikçe hayr olur.”
Güneş ışıtır ve ısıtır. Güneş enerjisi ışık, ısı ve elektrik şeklinde birçok faydalar sağlar. Bu hizmet insanlığın faydasına kullanılırsa lütfa dönüşür. Peygamberimiz (sav); “İnsanların en hayırlısı insanlara faydalı olandır”2 buyurur.
Toprak ve toprağın altından çıkan mādenler, üstünden elde edilen mahsülle, nice aç karınlar doyurularak rahmet-i İlâhî iner. “Siz yerdekilere merhamet edin ki göktekiler de size merhamet etsin.”3
Semâvât ve arzdaki esrârı tefekkür bir nīmettir insana. “Bir saat tefekkür bir sene nâfile ibâdetten daha hayırlıdır.”4 “O sağduyu sāhipleri ki, ayaktayken, otururken ve hattâ dinlenmek için uzanıp yatarken, sürekli olarak Allâh’ı anarlar; göklerin ve yerin akıllara durgunluk veren o muhteşem yaratılışındaki hikmet ve anlamı üzerinde derinden derine düşünürler.”5
Yeşeren ağaçlar, meyve veren bitkiler bize ikrâm olarak döner kullanılırsa yerinde. Sevgili Peygamberimiz (sav): “Müslüman bir kişi bir ağaç diker veya ekin eker de ondan insan, hayvan veya kuş yerse, bu yenen şey kıyâmete kadar o kimseye sadakadır.”6 buyurur.
Hayvanlar, insanlar için gıdâ, taşıma aracı ve süs olmaktadırlar. Devenin yaratılışında, semânın yükseltilişinde, dağların bir sıra hâlinde dizilişinde, yerin ayaklarımızın altına serilişindeki mānâyı sezebilmek, yüce kudreti görmektir. “Göklerde ve yerde nice deliller vardır ki onlar bu delillerden yüz çevirerek geçip giderler.”7 Hatim el-Esam, ibretsiz bakışın nefsin arzusundan başka bir şey olmadığını söyler. İbretsiz bakışı gereksiz söze benzetmişlerdir.
Âlemi seyr, ibret olursa, bakışın bereketini Sevgili Peygamberimiz (sav) şöyle haber verir: “Ey Allâh’ın peygamberi, bize neyi tavsiye edersiniz?” diye suâl edildiğinde cevâben: “Sözünüz zikir, sükûtunuz fikir, bakışınız ibret olsun!”buyurmuştur.
Cüneyd-i Bağdâdî hazretleri: “Her kim, gördüğünden ibret almazsa, onun görmemesi görmesinden daha iyidir.”buyurmuştur.
Zamâna sāhib olma nīmetinin, bize rahmet olarak dönüşümü ne kadar önemlidir. Atıklar bile faydalı hâle getiriliyor. Atıklar doğru biçimde ayrıştırıldıklarında, atık maddesinden yeni ürünler üretilebilir. Cîfe diye tārif edilen dünyâyı cennet yapmanın, Mevlâ’yı bulmanın, rızāya ermenin sebebi kılmalı. Ana karnı kan ve irin dolu ama nebîler oradan dünyâya geliyor. Değersiz gördüğümüz topraktan neler çıkıyor.
M. Akif der ki: “Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki fedâ? Şühedâ fışkıracak, toprağı sıksan şühedâ.”
Zamânı en güzel şekilde değerlendirirsek, toprağın altından mādenlerin çıktığı gibi, insan mādeninden neler çıkar neler…
Dipnotlar:
1 Nesai, Vesaya, 9; İbn Mace, Edeb, 8.
2 Buhârî, Mağâzî, 35.
3 Ebû Dâvûd, Edeb 58; Tirmizî, Birr 16.
4 Suyutî, Camiu’s-Sağir, II/127; Aclûnî, I/310.
5 Âl-i İmran, 3/191.
6 Müslim, Musakat, 10.
7 Yûsuf, 12/105.